Son Zamanlarda Sosyal Medyada Adını Sıkça Duyduğumuz "Kaygılı Bağlanma" Nedir?
Sosyal medyada sıkça duyduğumuz kaygılı bağlanma terimi aslında sanıldığı kadar yüzeysel değil. İlişkilerde yaşanan güvensizlik, kıskançlık ve terk edilme korkusunun arkasında bu bağlanma biçimi olabilir. Üstelik sadece romantik ilişkilerle sınırlı değil; arkadaşlık, iş ve aile ilişkilerini de etkileyebiliyor. Uzmanlara göre bağlanma stilimiz çocuklukta şekilleniyor ve değişmesi farkındalıkla mümkün. Peki bu kadar sık anılmasının arkasında yatan asıl neden ne? Bakalım...
Kaygılı bağlanma tam olarak nedir?

Kaygılı bağlanma, bireyin çocukluk döneminde bakım veren kişiyle tutarsız bir ilişki kurmasından kaynaklanıyor. Bebeklikte ihtiyaçlarına bazen cevap verilen, bazen görmezden gelinen birey, zamanla 'sevgi koşullara bağlıdır' algısıyla büyüyor. Bu da yetişkinlikte kurduğu bağlarda, terk edilme korkusunu ve değersizlik hissini beraberinde getiriyor.
Kısacası kişi, sevgiye en çok ihtiyaç duyduğu anda sevginin eksikliğiyle baş başa kalmış oluyor. Bu bağlanma stiline sahip bireyler genellikle karşısındakinin sevgisini test etme eğiliminde oluyor ve ilişkileri sabote eden davranışlarda bulunabiliyor.
İlişkilerde nasıl ortaya çıkıyor peki?

İlişkilerde sürekli onay beklemek, partnerden ayrı kalındığında yoğun endişe yaşamak ya da en küçük mesafeyi bile 'artık sevmiyor' şeklinde yorumlamak kaygılı bağlanmanın temel göstergeleri arasında yer alıyor. Bu kişiler sık sık kıskançlık, bağımlılık, yoğun ilgi beklentisi ve sınır koyamama gibi davranışlar sergileyebiliyor.
Aynı zamanda kendi duygularını ifade etmekte zorlanabiliyor ya da başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyarak ilişkide kalmaya çalışabiliyor. Dr. Kendra Mathys'e göre bu kişilerde içten içe sürekli bir terk edilme korkusu var ve korku, ilişkiler iyi giderken bile tetiklenebiliyor.
Kaygılı bağlanma sadece sevgililik ilişkilerinde görülmüyor.

Arkadaşlıklar, iş ilişkileri ve hatta aile bağlarında bile aynı döngüler yaşanabiliyor. Örneğin, bir arkadaş mesajınıza geç cevap verdiğinde hemen 'bir şey mi oldu?' diye düşünüyorsanız ya da iş yerinde bir tartışma sonrası değer görmediğinizi varsayıyorsanız, sizin için tanıdık olabilir.
Bu bireyler için eleştiri tehdit olarak algılanabiliyor ve başkalarının duygularını anlamakta güçlük yaşayabiliyorlar. Özellikle güven, onaylanma ve terk edilme konularında hassasiyetleri yüksek oluyor. Kaygılı bağlanma resmi bir psikiyatrik tanı değil ancak yapılan anket ve gözlemler, yetişkinlerin %40’ından fazlasının bu bağlanma stiline sahip olabileceğini gösteriyor.
En büyük nedenlerden biri çocuklukta yaşanan duygusal ihmal, travmalar, erken yaşta yaşanan kayıplar ya da bakım veren kişinin tutarsız davranışları. Ancak sadece çocukluk değil, yetişkinlikte yaşanan 'ghosting', belirsizlik, ilişki travmaları da güvenli bağlanmayı zamanla kaygılı hale getirebiliyor. Uzmanlara göre, bağlanma biçimi fark edildiğinde ve üzerine çalışıldığında değiştirilebilir.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın